22 Nisan 2011

ŞORT DİKTİM!

İlk elbisemi diktikten sonra, dikiş konusunda özgüvenim tavan yapmıştı. Evet, çok ahım şahım bir şey değildi belki; fazla dikişi, el oyalaması yoktu; bir günde biçip ertesi günde dikmiştim. Ama yine de benim ilk elbisemdi ve ilk başta Çince gibi görünen Burda patronlarını anlayabildiğimin de kanıtıydı. Bunu becerebildiysem, her şeyi yapabilirdim! Mi acaba?

Uzun zamandır kışlık bir şort edinmek istiyor ama bir türlü gönlüme göre bir şey bulamıyordum. Kumaşını beğendiğimin şeklinden hoşlanmıyor; onu da beğensem fiyatı uçuk olduğu için alamıyordum (bir şorta 50+ lira vermek pek benim tarzım değil).

Sonunda, artmış özgüvenimle Burda'nın Mart sayısındaki bir şortu gözüme kestirdim. Ne kadar zor olabilirdi ki? Ne de olsa tüm aşamalar "resimli dikiş kursu" kapsamında ayrıntılı olarak anlatılmıştı. Tüm açıklamalara rağmen şortu dikmemin beş günüme mal olacağını nasıl bilebilirdim?

1. Gün:
Yıllardır sakladığım yün-likra karışımı kumaşımı ortaya çıkardım. Patronları mulaj kağıdına aktardım; dikiş-baskı paylarını ekledim (kağıt üstünde yapmanın daha kolayıma geldiğini fark ettim); kumaşıma iğneledim; ve kestim. Gün bitiverdi zaten!

2. Gün:
Önceden sürfile yapılması gereken kısımlar vardı. Günün önemli bir kısmı, makinede sürfile yapmayı öğrenmekle/denemekle geçti. Günün sonuna kadar ancak cepleri ön parçalara dikecek ve bacak arası dikişlerini tamamlayacak kadar vakit kaldı.

Penslerime, sürfilelerime bakın; nasıl da temiz çalışmışım değil mi :-)

3. Gün: 
Bu günün neredeyse tamamında fermuarı yerine oturtmakla uğraştım. Açıklamaları bininci kez baştan okurken, "aldığım tüm eğitime karşın gerizekalı olma ihtimalim var mı acaba?" diye düşündüm. Ama hava kararırken yüzümde müstehzi bir gülümsemeyle oturuyordum!

4. Gün:
Heyhat! çilem henüz bitmemişti. Bel bandı da en az fermuar kadar uğraştırdı beni. "O mu oraya, bu mu şuraya derken" akşam oldu. Fakat tanımsız kumaş parçaları artık gerçekten bir şortu andırıyordu.
Bir şortun anatomisi

5. Gün:
Paçalar, baskılar, sürfileler, bol bol ütülemece. Veee... Mutlu son...

Triko: Kadıköy'de bir ara sokaktan (6.90'a aldığımı söylesem inanır mısınız?)
Şort: Ben ben ben ben ben diktim!!!
Çorap: Penti, kış sezonundan
Babet: Mudo / FTS 64

Bitti diyorum ama aslında bir de düğme dikilmesi gerekiyor. Fakat bu kadar uğraştım, iliği açarken mahveder miyim diye içim içimi yiyor. Belki bu seferlik kanca-kopça ya da çıtçıt yapıp, üstüne göstermelik bir düğme eklerim. Küçük adımlarla ilerlemek lazım değil mi?!

6 yorum:

  1. çok güzel olmuş tebrikler.. güle güle giyin

    YanıtlaSil
  2. vay vay vay, canm ellerine sağlık güzel adımlarla ilerliyosun bu dikiş konusunda ve kumaşınıda çok beğendim şortunun..

    ayrıca trikonada ba-yıl-dım.çorabında çok güzel ama siyah çorapla daha güzel gitmezmi bu benim şahsi düşüncem tabi..

    güle güle giyin..:)))))))

    YanıtlaSil
  3. @tubitos: beğendiğine çok sevindim; çok uğraştım hakikaten :-)

    @sema: ben de kumaşa bayıldım. likralı olması da süper oldu. siyah çorap olabilirdi, haklısın. bir de niye asker gibi durmuşum bilmiyorum :-)

    YanıtlaSil
  4. Selam eee süper olmuş. Artık yapamıyorum demek yok. Aslında bir diktiğimin aynısını diksem beynime iyice yerleşir diyorum. Ama fırsat yokki.

    YanıtlaSil
  5. Haklısın suhuba. Nerede bir diktiğini bir daha dikecek kadar zaman? İş güç derken zaten haftasonuna sığdırabiliyoruz ancak her şeyi!

    YanıtlaSil
  6. Merhaba sitenizi beğendik. ankara tel örgü adlı kişinin internet sitesini de ziyaret edebilirsiniz.

    YanıtlaSil

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...