BİR OJE KURUTUCU ALDIM HAYATIM DEĞİŞTİ !

Biraz iddialı bir başlık olduğunun farkındayım. Fakat iddialı olması gerçek olmadığını göstermiyor! Ulvi bir değişim olmaması da benim gözümdeki önemini azaltmıyor.

35 yıllık hayatımda, oje kurutucu sprey diye bir şey olduğunu ilk kez Laçin'in şu yazısıyla öğrendim. Tesadüfen aynı gün içinde şu yazısını yayımlayınca da, işten çıkınca Flormar'a gidip bir adet edinmek farz oldu.

Satış görevlisi ürünün yeni çıktığını ve tanıtım amacıyla 8.90 TL'ye satıldığını söyledi. Ürünün boyutunu ve bir seferde kullandığınız miktarı düşününce -hele benim gibi en iyi ihtimalle haftada bir oje sürüyorsanız- ne kadar ekonomik olduğunu anlıyorsunuz.

Kullanımı çok basit. Ojenizi sürdükten sonra 1 dakika bekleyip tırnaklarınızın üzerine spreyi sıkıyorsunuz. Ve... Mucize gerçekleşiyor. Sanki 1 dakika önce değil, önceki gün sürmüşsünüz gibi kupkuru ojelere sahip oluyorsunuz.

Gerçi itiraf etmeliyim ki, garantici kişiliğimin de etkisiyle ben 3 dakika sonra sıkıp, bir o kadar da tırnaklarımı hiçbir yere değdirmemeye çalıştım. Fakat akşamın mantıklı bir saatinde özene bezene sürdüğüm ojelerin, sabah kalkıp da çarşaf izleriyle dolu olduğunu görüp sinir krizinin eşiğinden dönmektense, 6 dakika uslu dururum olur biter, değil mi?

Spreyin işe yarayacağına inancım öyle tamdı ki, aynı akşam 4 tane de yeni oje aldım. Golden Rose ve Flormar (arada Pastel) benim ojede en çok tercih ettiğim markalar. Özel bir ilgim olmadığı için bir ojeye ayakkabı parası ödemek çok mantıklı gelmiyor (Deniz'i tenzih ederim tabii ki; onun merakı sanata dönüşmüş demek yanlış olmaz).

Renklere gelince, aslında ilkinin içindekiler rengârenk pırıltılar; sadece gümüşi değil yani. Fotoğrafta hiç belli olmuyor ama iki kat sürünce hoş bir görüntü veriyor. İkincisi, oldukça koyu bir morcivert; üçüncü, sezonun renklerinden pembemsi-grimsi-taba; sonuncu ise içinde mor ışıltılar olan koyu bir gri.

Ben merak edip bir de 98'i hepsinin üstüne tek kat olarak uyguladım. Özellikle 121'in üstündeki halini, bana ılık bir yaz akşamındaki gökyüzünü hatırlattığı için çok sevdim.

Bundan sonra hiçbir yastık-yorgandan korkum olmaz. Gelsin kırmızılar, gitsin bordolar :-)