Semt pazarlarını gezmeyi oldum olası sevmişimdir. Acaba bu da genetik olabilir mi? Zira, annem ve teyzelerim ile, dizlerinde derman oldukça 80 yaşındaki anneannem bile çarşı-pazar gezmeye bayılır.
Kurabiye kalıpları - 1 TL
Tezgahlar arasında dolanıp, altlarını üstlerine getirerek iyi bir şey var mı diye araştırmak; marketlerde rastlayamayacağınız tazelik ve ucuzlukta sebze-meyveye ilk defa görüyormuşçasına saldırmak; ve tabii pazarcıların komik ama yaratıcı naralarına çaktırmadan gülüp geçmek pazar gezmenin şanındandır!
Şişe ağızları - 2 TL
Uzun yıllar Anadolu yakasında yaşayan biri olarak, Salı ve Cuma günleri Kadıköy'de Kurbağalıdere kıyısında kurulan pazarlar, birçokları gibi benim de en sevdiklerimdi. Şimdi E5'e yakın, çok daha küçük ve sevimsiz bir yere taşındılar ve bence eski ruhlarını kaybettiler.
Krema kabı - 1 TL
Yine de, ucuz kumaş bakmak için, ara sıra Cuma Pazarı'na gitmeye çalışıyorum. Bazen çok güzel düğme, çıtçıt, kurdele vs de bulunabiliyor. Yani dikişle ilgilenenler -özellikle de yeni başlayıp deneme amaçlı kumaş arayanlar- için tam bir cennet diyebilirim.
Çoraplar - 2.5 TL
"Avrupa yakalı" olduktan sonra ise pazarlarla ilişkimi neredeyse sıfıra indirdim. Sadece arada bir, çarşıya da uğrayıp balık alırım diye, Cumartesi günleri Beşiktaş Pazarı'na gidiyorum. Nikah dairesinin arkasındaki sevimsiz, basık ve beton yığını katlı otoparkta kurulduğu için, kendimi çok öyle pazar geziyormuş gibi hissedemiyorum ama ne yapalım, en iyi seçenek burası yine de.
Geçen hafta sonu da, uzun bir aradan sonra gitmeyi başardım. Yiyecek alışverişini daha önce marketten yaptığımız için (ah şu erkekler!) bu bölüme sadece göz ucuyla bakabildim (iyi de oldu, aksi halde kendime hâkim olamayıp aldıkça alıyor ve günün sonunda omuzlarımın ağrısından duramıyorum). Ama çeşit çeşit, taptaze, rengârenk ve inanılmaz ucuzlukta sebze-meyveler aklımı başımdan almadı desem yalan olur.
Eh tabii gitmişken, yeni hobim olan ojelere de (kendim bile inanamıyorum!) göz atmadan geçemedim. Ama siz söyleyin, alınmayacak gibiler mi? Yine de, Serrose'nin krem, şampuan, vs'den kurtulmaya çalıştığı gibi, ben de bir süre oje almamaya ant içtim (bakalım ne kadar tutabileceğim kendimi!).
Eve dönünce ilk işim, hemen yeni ojelerimi denemek ve çok büyük umutlarla aldığım fakat bir türlü düzgün yapmayı beceremediğim tırnak baskıları üzerine çalışmak oldu. Birkaç seferlik damgala-sil-damgala-sil kısır döngüsünün sonunda olabilecek en basit desenle yetinmek zorunda kaldım; zira tüm ojeleri, baskıları ve diğer her şeyi camdan aşağı atmamak için kendimi zor tutuyordum ("bir aceminin baskı maceraları" konulu yazı çok yakında, burada!..).
Kalıplar ile krema sıkıcısını gören ve benim hayatımda hiç kurabiye ve pasta yapmadığımı bilen sevgilim, biraz şaşkınlık, biraz kuşku, biraz da "niye evi gereksiz şeylerle dolduruyorsun?" bakışını fırlatsa da, kararlıyım en kısa zamanda güzel bir tarif bulup şahane kurabiyeler yapacağım (pasta biraz daha bekleyebilir).
O halde:
1. Avrupa yakasında -Beşiktaş, Şişli, Levent civarlarında- başka güzel pazar (hem ferah, hem bol çeşitli, hem de uygun fiyatlı -yani "Sosyete Pazarı" olmayan) ile,
2. Kolay, hafif (çok fazla yağ içermeyen) ve lezzetli kurabiye tarifleri bilenler,
kaleye mum dikerse (yani yorumlarda paylaşırsa) çoook müteşekkir kalacağımı şimdiden beyan ederim :-)
Bolero - 5 TL
Geçen hafta sonu da, uzun bir aradan sonra gitmeyi başardım. Yiyecek alışverişini daha önce marketten yaptığımız için (ah şu erkekler!) bu bölüme sadece göz ucuyla bakabildim (iyi de oldu, aksi halde kendime hâkim olamayıp aldıkça alıyor ve günün sonunda omuzlarımın ağrısından duramıyorum). Ama çeşit çeşit, taptaze, rengârenk ve inanılmaz ucuzlukta sebze-meyveler aklımı başımdan almadı desem yalan olur.
Ojeler - 4 TL
Eh tabii gitmişken, yeni hobim olan ojelere de (kendim bile inanamıyorum!) göz atmadan geçemedim. Ama siz söyleyin, alınmayacak gibiler mi? Yine de, Serrose'nin krem, şampuan, vs'den kurtulmaya çalıştığı gibi, ben de bir süre oje almamaya ant içtim (bakalım ne kadar tutabileceğim kendimi!).
Yazlık ojelerim
Eve dönünce ilk işim, hemen yeni ojelerimi denemek ve çok büyük umutlarla aldığım fakat bir türlü düzgün yapmayı beceremediğim tırnak baskıları üzerine çalışmak oldu. Birkaç seferlik damgala-sil-damgala-sil kısır döngüsünün sonunda olabilecek en basit desenle yetinmek zorunda kaldım; zira tüm ojeleri, baskıları ve diğer her şeyi camdan aşağı atmamak için kendimi zor tutuyordum ("bir aceminin baskı maceraları" konulu yazı çok yakında, burada!..).
Chissa bakır (180) üzerine Cosmo Shop beyaz (024) ile baskı
Kalıplar ile krema sıkıcısını gören ve benim hayatımda hiç kurabiye ve pasta yapmadığımı bilen sevgilim, biraz şaşkınlık, biraz kuşku, biraz da "niye evi gereksiz şeylerle dolduruyorsun?" bakışını fırlatsa da, kararlıyım en kısa zamanda güzel bir tarif bulup şahane kurabiyeler yapacağım (pasta biraz daha bekleyebilir).
O halde:
1. Avrupa yakasında -Beşiktaş, Şişli, Levent civarlarında- başka güzel pazar (hem ferah, hem bol çeşitli, hem de uygun fiyatlı -yani "Sosyete Pazarı" olmayan) ile,
2. Kolay, hafif (çok fazla yağ içermeyen) ve lezzetli kurabiye tarifleri bilenler,
kaleye mum dikerse (yani yorumlarda paylaşırsa) çoook müteşekkir kalacağımı şimdiden beyan ederim :-)
ah ne kadar özlemişim beşiktaş pazarını. sadece onu mu? fatih, fındıkzade, kadıköy... eve yakın olduğu için sadece Bakırköy cumartesi pazarına gidebiliyorum doğumdan beri. ama oğlum biraz daha büyüsün, 1-2 ay sonra belki, ilk gideceğim Kadıköy cuma pazarı olacak. kumaş depolamam lazım yine. hem belki birlikte gideriz, ne dersin?
YanıtlaSilBen Fatih Pazarı'nı görmedim hiç. Orada da bolca kumaş bulunabiliyormuş diye duymuştum ama. Bakırköy'ü ise pek bilmiyorum, bana çoook uzak.
YanıtlaSilPazar gezmesine ise hiç hayır diyemem. 1-2 ay sonrasına buluşmak üzere o halde ;)
Beşiktaş pazarını çok severim. Fakat artık Ümraniyede oturduğum için (işim de ümraniyede) çok ender gidebiliyorum. Oysa şişlide doğmuş büyümüş biri olarak (ki hala ailem şişlide oturuyor) Neredeyse her cumartesi giderdik. Bazen babam (3 kardeştik) bizi odun kömür satan bir yer vardı kocaman şimdiki nikah yerinin yerinde orda bir otopark vardı babam bizi arabada bırakırdı annemle alışveriş yapar gelirdi..bazen de hep beraber.. eskiden çok daha rahat gezilirdi ve güzeldi.. neyse :) uzattım...
YanıtlaSilpazarları çok severim.. şimdi az gidebiliyorum. Pazardan 3-5 bişi alırsın ucuz ucuz ve mutlu olursun.. bu arada o kalıpların beyazı ben de var.. ama sor kurabiye yapıyor musun :)) cık.. ben de naapıyorum biliyomusun.. salam yada kaşarı bazen o kalıplarla şekillendirip kahvaltı masamı coşkulandırıyorum :)
ojeler de nefis
hepiciğini güle güle kullannnn
Anılarındaki, sokaklara yayılan Beşiktaş Pazarı daha güzel bir yerdir sanırım. Şimdiki otopark yeri oldukça sevimsiz.
YanıtlaSilKalıplara alternatif işlev önerin süpermiş ama. Önümüzdeki hafta sonu kahvaltısında deneyeceğim :)
Merhaba ben bloğunuzu yeni keşfettim ve şimdi bütün postları okumaya çalışıyorum.Biraz geç bir cevap olacak ama Salı günleri Levent te kurulan pazarı da çok severim ben.Küçük bir pazardır ama güzel ve kaliteli şeyler bulabilirsiniz.4.Levent Metro çıkışından dümdüz yürüyün,orda duraklar falan var,biraz sonra sağa dönün.Ordan sonrada dümdüz yürüyün karşınıza çıkacaktır zaten.Askeri Lojmanların karşı.Ben uzun zamandır gidemiyorum,yolunuz düşerse tavsiye ederim.
YanıtlaSilMerhaba Nazlı,
YanıtlaSilÖncelikle geç de olsa blogumu keşfetmene sevindim.
Evime yakın olduğu için Levent Pazarı'na ara sıra uğramaya çalışıyorum. Sebze-meyve kısmı iyi; fakat giyim/kumaş vb konularda Salı-Cuma (Kadıköy) ve Cumartesi (Beşiktaş) pazarlarının çeşit bolluğu ve ucuzluğuna alışık olan biri için çok kısıtlı ve biraz da pahalı kalıyor.
Yine de arada çok hoş ve uygun fiyatlı parçalar çıkabiliyor tabii. Mesela bu yaz, inanılmaz ama, tanesi 1 TL'ye (yazıyla 1 Türk Lirası) markaları üstünde tişörtler aldım. Mucize gibi!
Merhaba ben haftasonu besiktas pazarina gidicem orada kumas bulunurmu bilginiz var mi
YanıtlaSil