Hayalimdeki evin verandasını ve kütüphanesini daha önce anlatmıştım. Sıra geldi, yemek yapmayı ve yemeyi çok sevenler için (mesala ben) en önemli mekân olan mutfağa.
Benim için mutfak küçükmüş, büyükmüş çok farketmez. Sıra sıra dolaplarım, raflarım olsun; en azından kahvaltı yapacak bir köşe olsun isterim tabii. Çeşit çeşit alet-edevatımı, tenceremi-tavamı, bardağımı-çanağımı koyacak, yeterli saklama çözümleri sunacak bir yere de hayır demem ama!
En çok önem verdiğim şey, kocaman pencereleri olması, mümkün olduğunca bol gün ışığı alması, hatta mümkünse bir balkona, avluya ya da bahçeye açılmasıdır. Böylece istediğim zaman diktiğim fesleğen ve nanelerimi, kiraz domateslerimi ve biberlerimi rahatça koparıp yemeklerime katabilirim.
Bir de mutfağın kendisi sade ve nötr olsa bile sağda solda aksesuarlar, rengârenk objelerle zenginleştirmek isterim. Hayatım boyunca topladığım şeylerle, hayatımın önemli bir kısmının geçeceği yeri "benden" yapmak isterim. Mutfağımın her yerinde yaşanmışlığın izleri olsun isterim.
Az biraz karışık gözükse de, şuna da hayır diyemem yani...
Ama böyle kıpkırmızı dolap kapakları ve bayıldığım damalı fayansları olacaksa, minik de olsa, fazla ışık da almasa yine de mutlu olabilirim. Sonuçta önemli olan mekân değil, sizin ona yüklediğiniz anlamdır, öyle değil mi?
Fotoğraf altı yazılara tıklarsanız, özgün kaynakları görebilirsiniz.
aynı şeyleri bende çok istiyorum..sevgiler..
YanıtlaSilbloğumada beklerim. :)
http://sutlugofret.blogspot.com/
Blogunu gezip de beğenilerimizin ne kadar benzer olduğunu görünce şaşırdım. Şu sanal alem ne tuhaf. 15 milyonluk şehirde yan yana düşmemiş insanları nasıl da yakınlaştırıyor!
YanıtlaSil