O kadar uzun zamandır bloguma yazmamışım ki, nasıl yazılır unutmuş gibiyim. On dakikadır yazıp yazıp siliyorum. En iyisi aklımdan geçenleri olduğu gibi, edebi hale getirmeye çalışmadan yazıp kurtulmak sanırım! "Zaten üç aylık aralarla yazıyorsun, neden hala uğraşıyorsun" derseniz, mantıklı bir cevabım yok ne yazık ki. "Bir gün tekrar -ve daha düzenli- yazabilme ümidim var; ve o ümidi korumak istiyorum" diyebilirim sadece!
Bu yazının konusuna gelirsek... Evlendim! Bana bile şaka gibi geliyor. Sevgilimle o kadar uzun zamandır birlikteydik ki (ne siz sorun ne ben söyleyeyim), şimdi kendisinden "eşim" diye bahsetmek ya da o şekilde tanıtmak inanılmaz komik geliyor. Hele ki karşılıklı olarak anne ve babalara hala "... teyze" ve "... amca" diye hitap ediyoruz ki, bakalım bir şekilde alışacağız herhalde. Sahi, uzun süreli birlikteliklerden sonra evlenenler bu durumu nasıl çözüyor acaba? Ya da illa ki demek zorunda mıyız? Üstelik bizimki "ben annemden/babamdan başka anne/baba tanımam" gibi bir durum da değil. Sadece bunca yıldan sonra dili çevirmek çok zor!
Üç ay önceki yazımda neyi nasıl istediğimi anlatmış ve sizlerden de akıl istemiştim. Eğer yapabilirsem, tefrika halinde sonuçları paylaşacağım. Tabii gereken zaman ve enerjiyi bulabilirsem!
Öncelikle uzuuun sevgililik sürecinden sonra pat diye evlenmeye karar verdiğimiz için her şeyi üç aya sıkıştırmak zorunda kaldık. Herkese de böylesini tavsiye ederim. Zira zaman ne kadar uzun olursa sinir-stres katsayısı o kadar artar gibi geliyor bana! En çok korktuğum nikah günü ve kutlama mekanı konularını bile nispeten rahat hallettik diyebilirim.
Gelinlik konusunu mecburen ikinci yazıya atarak, yüzüklerle başlayacağım (kendisi halen kuru temizlemede zira, fotoğraflarımıza da henüz kavuşamadık)!
Biz bu konuda biraz (dış ses: "biraz mı?!") takıntılıydık. İkimiz de sade fakat farklı bir model istiyorduk. Onu da Atasay da bulduk. Klasik alyansın bir çeşitlemesi oldu sonuçta fakat ikimiz de çok beğendik. Ha, eşin takıyor mu derseniz, tabii ki hayır. Fakat hayatında saat bile takmamış birinden fazla bir şey beklememek lazım değil mi?! Aile yemeklerine giderken takıyor :)
.
Klasik bir nişanlılık süreci geçirmediğimiz için (üç ayda evlenmeye karar verince onbeş gün arayla nişan ve düğün oluyor tabii) ben tektaş istemedim, onu da incecik bir sekiz-taşla çözdük. Alyansla birlikte kullanınca tek yüzük gibi duruyor, bayılıyorum. Onu da yine Atasay'dan aldık.
Yüzük konusunda tavsiyem, görevli parmağınızın ölçüsünü alırken kendisine karışmamanız. Biz ikimiz de, sıkar, olmaz diye dayatarak onun söylediğinden büyük numara yaptırdık. Benimkiler yine yüzük parmağıma uyuyor, fakat eşiminki ancak orta parmağında durabiliyor. Benden söylemesi, bırakın adam/kadın bildiğini uygulasın :)
Ve tabii bir de -özellikle alyans konusunda- aşırıya kaçmamanız. Çok kalın, çok işli, çok taşlı, velhasıl kelam çok "çok" yüzükleri her gün parmakta taşımanın çok yorucu olduğu konusunda tüm satıcılar hemfikirdi. Özellikle de beyler için! Gerçi dediğim gibi, onu bile takmayan da var!...
Gelinlik konusunu mecburen ikinci yazıya atarak, yüzüklerle başlayacağım (kendisi halen kuru temizlemede zira, fotoğraflarımıza da henüz kavuşamadık)!
Biz bu konuda biraz (dış ses: "biraz mı?!") takıntılıydık. İkimiz de sade fakat farklı bir model istiyorduk. Onu da Atasay da bulduk. Klasik alyansın bir çeşitlemesi oldu sonuçta fakat ikimiz de çok beğendik. Ha, eşin takıyor mu derseniz, tabii ki hayır. Fakat hayatında saat bile takmamış birinden fazla bir şey beklememek lazım değil mi?! Aile yemeklerine giderken takıyor :)
.
Klasik bir nişanlılık süreci geçirmediğimiz için (üç ayda evlenmeye karar verince onbeş gün arayla nişan ve düğün oluyor tabii) ben tektaş istemedim, onu da incecik bir sekiz-taşla çözdük. Alyansla birlikte kullanınca tek yüzük gibi duruyor, bayılıyorum. Onu da yine Atasay'dan aldık.
Yüzük konusunda tavsiyem, görevli parmağınızın ölçüsünü alırken kendisine karışmamanız. Biz ikimiz de, sıkar, olmaz diye dayatarak onun söylediğinden büyük numara yaptırdık. Benimkiler yine yüzük parmağıma uyuyor, fakat eşiminki ancak orta parmağında durabiliyor. Benden söylemesi, bırakın adam/kadın bildiğini uygulasın :)
Ve tabii bir de -özellikle alyans konusunda- aşırıya kaçmamanız. Çok kalın, çok işli, çok taşlı, velhasıl kelam çok "çok" yüzükleri her gün parmakta taşımanın çok yorucu olduğu konusunda tüm satıcılar hemfikirdi. Özellikle de beyler için! Gerçi dediğim gibi, onu bile takmayan da var!...
❤ Devamı (umarım) haftaya ❤
hayırlı uğurlu olsun düğün fotosu da isteriz:D
YanıtlaSilhayırlı olsun ololi.merakla bekliyorum yeni yazılarını...nily
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim. Umarım en kısa zamanda 2. yazıyı yayınlayacağım :)
YanıtlaSilHayırlı olsun :) Yeni yazıyı özellikle gelinliğini çok merak ediyoruum :)
YanıtlaSilHayırlı olsun, Allah bir yastıkta kocatsın ikinizide. Gelinliği bende çok merak ediyorum. İhmal etme bizi nolur;)
YanıtlaSilgeç oldu ama ..çoooook mutlu olun dilerim
YanıtlaSilHerkese çok teşekkürler. Bu aralar hayatımız biraz karışıktı, blogla hiç ilgilenemedim. Umarım yeni yazılarla ufak ufak yeniden döneceğim..
YanıtlaSil