25 Şubat 2011

YOL KİTAPLARI

İşe giderken ve dönerken, yol için hem taşıması hem okuması kolay kitapları tercih ediyorum. Mümkün olduğunca da İngilizce okumaya çalışıyorum çünkü yabancı dil çok nankör; kullanmadığınız takdirde hantallaşıyor. Yabancı internet siteleri ve bloglar bir ölçüde canlı tutuyor, evet; ama yine de tetikte olmak lazım.

Son dönemde okuduğum üç kitap (sonuncuyu da bitirip hepsini toplu yazayım diye bekletiyordum), F. Scott Fitzgerald'dan "The Baby Party and Other Stories", Isaac Asimov'dan "Azazel" ve J. D. Salinger'dan "The Catcher in the Rye" oldu.

"Benjamin Button'ın Tuhaf Hikayesi"nin de yazarı olan Fitzgerald'ın daha önce "Muhteşem Gatsby"sini okumuş ve çok beğenmiştim. Bu kitapta da dört öykü yer alıyor ve hepsi de insanın çeşitli hallerini, zayıflıklarını, tuhaflıklarını ve hırslarını yer yer mizah da da katarak ortaya koyuyor.

Bu yazıyı yazarken, aslında biyokimya profesörü olduğunu öğrendiğim ancak bilim-kurgu severlerin daha çok "Üç Robot Yasası" ile tanıdığını düşündüğüm Asimov'un Azazel'i ise beni biraz şaşırttı doğrusu. Kötü bir şaşkınlık değildi bu; aksine müthiş keyif aldım. Fakat ben bilim-kurgu beklerken, dostlarının çeşitli sorunlarını çözmek için kıpkırmızı bir cinden yardım isteyen biraz çıkarcı, biraz fırsatçı George'un maceralarıyla karşılaştım. Mizahi dili bana Aziz Nesin'i hatırlatan Asimov'u en az bilim-kurgu yazarı Asimov kadar sevdim diyebilirim.

"Komplo Teorisi" filminde Mel Gibson'un paranoyak bir biçimde her girdiği kitapçıdan satın aldığı, benimse yıllar önce okuduğum fakat ne yazık ki pek aklımda kalmadığı için yeniden okumak istediğim son kitap ise, münzevi Salinger'ın, 16 yaşındaki Holden Caulfield'i anlattığı tek romanı.

Holden'ın, gittiği dördüncü liseden de atılmasından sonra birkaç gün içinde başından geçenleri kendi ağzından anlatan roman, o yaştaki bir gencin sıkıntılarını, büyüme sancılarını ve bocalamalarını, üstelik de konuşma diliyle anlattığı için oldukça etkileyici.

Doğrusu ben üç kitabı da çok beğendim. İlk ikisinin Türkçe çevirileri yok galiba; fakat üçüncüsü ilk olarak  "Gönülçelen" daha sonra ise özgün ismine daha yakın biçimde "Çavdar Tarlasında Çocuklar" olarak çevrilmiş. Özellikle 16 yaş civarındakiler ile ebeveynleri olmak üzere herkese tavsiye ederim.

1 yorum:

  1. Benim de işe giderken yanımda taşıdığım bir kitabım vardır muhakkak çantamda, yürüyerek işe giden şanslı azınlıktan olsam da işyerimde boş boş durmaktansa okuyorum..

    YanıtlaSil

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...